Kış ayıyla birlikte alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında ciddi artış var. Virüslerin adeta havada uçuştuğu bu dönemde, burun akıntısı, öksürük ve burun tıkanıklığı gibi şikayetlerle acil servisler dolup taşıyor. Küçük hava yollarının inflamuar darlığı sebebiyle ortaya çıkan akut bronşiolit hastalığı 0-2 yaş grubu çocuklarda sıkça görülüyor. Hastalığa Respiratuar Sinsityal Virüs’ün (RSV) yol açtığını belirten Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gizem Güvener, “Hastaların aksırma ve öksürmeleri sırasında yayılan damlacık ile havaya karışan virüsler, solunum yoluyla bulaşıyor. RSV’nin yanı sıra parainfluenza, influenza, rinovirüs, adenovirüs, koronavirüs gibi virüsler etkenlerin arasında sayılabiliyor. Soğuk algınlığı gibi burun akıntısı, hafif öksürük, burun tıkanıklığı şikayetleri ile başlayan hastalıkta, ateş hafif yüksek seyredebiliyor” dedi.
Hastalık belirtilerinin gün geçtikçe arttığını ifade eden Güvener, “Birkaç gün içerisinde öksürük şiddetlenerek hırıltılı solunuma dönüşüyor. Hızlı nefes alıp verme, solunum sıkıntısının ilerlemesi ile nefes darlığı, kalp hızının artması, yardımcı solunum kaslarının ve burun kanatlarının solunuma eşlik etmesi görülebiliyor. Bununla birlikte huzursuzluk, beslenme bozukluğu, uyku problemleri de yaşanabiliyor. Bazı bebeklerin tedavisi hastaneye yatırılarak yapılıyor” diye açıkladı.
Hastalığın iyileşmesi için destekleyici tedavi uygulanması gerektiğini anlatan Güvener, “Çoğunluğuna virüslerin neden olması nedeniyle antibiyotiklerin yeri yok Yeterli oksijenlenmenin sağlanması, düzgün bir burun temizliği, beslenmeye dikkat edilmesi gerekiyor. Solunum sıkıntısını arttırmamak adına az ve sık beslenme, bol sıvı alınması gerekiyor. Ayrıca ihtiyaç halinde nebül ve ilaç tedavileri de uygulanabiliyor” şeklinde konuştu.
Güvener sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat bazı durumlarda ilk 6 ay, özellikle ilk 3 aylık bebeklerin, risk faktörlerine sahip çocukların (prematüreler, beslenmesi bozulan bebekler, kalp ve akciğer hastalığına sahip olanlar) ve ciddi solunum sıkıntısına sahip bebeklerin yakın izlem ve gereklilik durumunda hastanede yatırılarak tedavisi gerekebilir. Bazen bronşiolite zatürre tablosu da eşlik edebilir. Zatürrenin eşlik ettiği, ateşli veya laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri ile bakteriyel olduğu düşünülen hastalarda antibiyotik tedavisi de tercih edile-bilir”
Anne sütü ile yetersiz beslenmiş, sigara dumanına maruz kalmış, doğuştan gelen kalp veya akciğer hastalığı olan bebekler ve prematüre doğan bebeklerin bronşiolite daha yatkın olduğunu ifade eden Güvener şu ifadeleri kullandı: “Bebeğin özellikle bronşiolitin yaygın olarak görüldüğü kış aylarında kreş gibi kalabalık ortamlarda bulunması, bebeğin öpülmesi veya yakın temasta bulunulması, okul çağında kardeşleri olması bronşiolit riskini yükseltiyor. Önlem olarak ellerimizi sık sık su ve sabun ile yıkamalı, kalabalık ve havalandırılmayan ortamlardan uzak durmalı, sigara kullanılmamalı, oyuncaklar veya çocuğun sık kullandığı eşyalar sık sık temizlenmeli. Tekrarlayan düzelmeyen veya tedaviye yanıtsız bronşioliti olan bebekler için ileri araştırma mutlaka yapılmalı. Doğuştan kalp ve akciğer anomalileri, reflü gibi hastalıklar araştırılmalı.”