Süper Lig ekiplerinden Samsunspor’un teknik direktörü Markus Gisdol, 26 yaşında yaşadğı ağır sakatlık sonrası futbolu bırakıp 27 yaşında antrenör olmaya karar verdiğini söyledi.
Gisdol, “Alt liglerde antrenörlüğe başlayıp Bundesliga’ya kadar adım adım ilerledim. İyi bir eğitim aldım. İyi bir öğretmenim ve yanımda bazı özel teknik adamlar vardı. Onların yanında yardımcı antrenör oldum. Sonra Hoffenheim’de teknik direktör olarak göreve başladım. Daha sonra Hamburg, Köln, Moskova deneyimlerim oldu. Şimdi de buradayım. Tüm bu adımları attığım için ve burada bulunduğu için mutluyum. Bir antrenör olarak öğrenebilir ve gelişebilirsin, futbol için en iyi yolu bulabilirsin. Sonunda şunu söyleyebilirim ki bugün geldiğim noktadan ve işimden memnunum” dedi.
Samsunspor’a gelmeden önce Süper Lig’i takip ettiğini ifade eden Gisdol, “Türkiye ile her zaman temaslarım vardı. Türkiye ligini takip ediyordum. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe hakkında bilgim vardı. Daha önce de Türk takımlarıyla görüşmelerim oldu. Ama bu teklife dönüşmedi” diye konuştu.
Risk almayı ve mücadele etmeyi sevdiğini belirten Markus Gisdol, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Samsunspor’a gelmeden önce kulübün içinde bulunduğu tablo ile ilgili araştırma yapıp bilgi aldım. Bu tür riskler her zaman her takımda olabilir. Ben meydan okumayı seviyorum. Evet ben bunu daha önce yaptım. Almanya’da da benzer tabloda yer alan takımlarda görev alıp başarılı oldum. Bazı teknik adamlar bu riskleri almayı sever. Ben de severim. Risk almayı ve mücadele etmeyi seviyorum. O nedenle de Samsunspor’dayım. Benim için bu işin üstesinden gelmek bir meydan okumadır. Samsunspor’dan teklif aldığım ilk andan itibaren gerçekten zor bir süreç yaşandı. Gerek Başkan Yüksel Yıldırım gerekse Fuat Çapa ile konuşum tüm bilgileri onlardan aldım. Kulübün olanakları konusunda beni ikna ettiler. Bazı maçların videolarını izledim ve kendi kendime dedim ki; zor bir mücadele olacak ama başaracağız. Göreve gelmeden önce Samsunspor’un oynadığı oyun bu değildi. Tarzının bu olmadığını biliyorum. Ben geldiğimde analizimi yapınca bu oyun anlayışının ligde kalmak için en iyi şans olacağını gördüm. Galibiyetler almak ve başarılı olmak için bu şu anda yaptığımızın sadece ilk adımıydı. Şimdi her hafta çok çalışmalıyız. Üzerine koyarak gitmek zorundayız.”
‘Kurtarıcı’ lakabıyla anılmasının kendisinde bir baskı oluşturmadığını ifade eden Gisdol, “Bu imaj benim için sorun değil. Teknik adam kariyerime başladığımda takımlarımla her zaman zorlu süreçler yaşadım. Adım adım ilerledim. Hoffenheim’dan teklif aldığımda gerçekten ligin en altındaydılar ve kimse onlara kalabileceklerini söylememişti. Bu takımla ligdeydim ve bu benim ilk Bundesliga’da teknik direktör olma şansımdı. Ben de bu şansı iyi değerlendirdim. Ligde kaldık. Sonra Hoffenheim 8. sıraya kadar yükseldi. Sonrasında Hamburg’dan teklif aldım, neredeyse aynı durumdaydılar ve ben de ‘tamam’ dedim. Hamburg da çok fazla geleneği olan gerçekten büyük bir kulüp. Orada da başarılı oldum. Bu noktada kendimi ‘kurtarıcı’ değil, ‘geliştirici’ olarak görüyorum. Ama ‘kurtarıcı’ imajından da rahatsız değilim” dedi.