Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde yaşadığı evinin çatısı 6 Şubat depremlerinde zarar gören Fatma Arslan, her yağmurda tavanlarının aktığını ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle tamir ettiremediklerini söyledi. Arslan, “Ben engelli bakım aylığı alıyorum. Geçinemiyorum efendim ben bir şey yapamıyorum, geçinemiyorum. Aç aç, tok tok yatıyoruz. Her yeri akıyor evin. Üstümüze battaniye yorgan koymadık hepimiz attık üstlerimize. Akıyor depremden sonra” dedi.
Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde engelli kızı, torunu ve eşiyle yaşayan 80 yaşındaki Fatma Arslan, Kahramanmaraş depremlerinde evlerinin çatısının zarar gördüğünü, maddi imkansızlıktan dolayı yaptıramadıklarını ve yağmurda üstlerine su akan evde yaşamak zorunda kaldıklarını ifade etti. Doğuştan zihinsel engelli kızından bakıcı maaşı alan Fatma Arslan’ın eşi Ahmet Arslan yaşlılık maaşı ve 850 lira aile destek parası alıyor.
“DEPREMDEN BERİ EVİMİZİN ÇATISI AKIYOR”
Fatma Arslan şöyle konuştu:
“Ben 80 yaşındayım. Bir odada 4 kişi yatıyoruz. İki tane genç kızım var torunum, kızım var, eşim var, ben varım. Eşim 65 yaş aylığı alıyor. Ben engelli bakım aylığı alıyorum. Geçinemiyorum efendim ben bir şey yapamıyorum, geçinemiyorum. Aç aç, tok tok yatıyoruz. Her yeri akıyor evin. Üstümüze battaniye, yorgan koymadık hepimiz attık üstlerimize. Akıyor depremden sonra. Her yer evimin çinko. Yağmur giriyor içeri, çinkolar eskimiş hep çürümüş evin arkaları. Köpek de giriyor, kedi de giriyor, fare de giriyor yılan da giriyor. Yılanı kovaladık inanmazsın, 80 yaşındayım farelerle yaşıyorum farelerle.
“KIZLARIMIZ KISIR DİYE AĞLAŞTILAR, YAPAMADIK”
Paramız yok, paramız yok… Param olsa ben yalvarır mıyım böyle? Çatı yaptıramıyorum evi düzenleyemiyorum. Evim karmakarışık. Islak ıslak hepsi doldu içeri doldu, ıslaklar hep doldurdu içeriyi atacağız sonra. Yiyecek, içeceğimiz de arada bir alıyoruz işte. Yemeğimiz belediyeden geliyor, getiriyor beyim gidip alıp geliyor. Ekmeğimizde Allah veriyor alıyoruz ekmeği de. Param yetmiyor, hiç param yetmiyor. Aldığımız yetmiyor. Bir de torun okutuyorum öksüz yetim. Kızlarımız kısır diye ağlaştılar, bir kısır yapamadık. Bir yeşillik yok, ne bir bulgur ufağı var ne marul ne maydanoz ne soğan. Ondan da canı istiyor demek ki. Bir şey alamıyorum, bir şey alamıyorum… Çay bile içemiyorum ben, kuru ekmekle.”