Dünyanın gözü kulağı Gazze trajedisinde, haklı olarak. İsrail faşizminin artık ülkeyi korumaktan çıkıp bir halkı yok etmeye dönüşen vahşeti, aylardır gündemden düşmüyor. Çocuklar da dahil olmak üzere ölen Gazzeli Filistinlilerin sayısı 30 bini geçti. O nedenle bir dış habercinin İngiltere’de Galler Prensesi Kate’in sağlık durumuyla ilgili yaşananlardan söz etmesi, riskli bir iş. Bizim medyada da genişçe yer bulmaya başladığına göre söz etmemek olmaz.
İngiliz Monarşisi’nin bireylerine olan ilgi, kraliyette yaşanan her gelişmeyi “küresel sorun” haline getiriyor neredeyse. tüm dünya medyası bir süredir Galler Prensesi Kate’in sağlık sorununa yoğunlaşmış durumda. Haliyle gözardı etmek zor. Gelişme İngiliz hükümetinin bu tür “krizleri” nasıl yönettiği konusunda da ipuçları veriyor bir yandan da. Kral Charles’ın hastalığında gösterilen şeffaflığın Prenses’in sağlığı sözkonusu olduğunda görülmemesi hem eleştirilere hem de Prenses hakkında akla hayale gelmez iddiaların ortaya atılmasına yol açıyor.
Önceden planlandığı açıklanan bir karın ameliyatı sonrası Prenses Kate’le ilgili gelişmeler bir sır perdesiyle örtülmüş durumda adeta. Kral Charles’ın hastalığı halka duyurulmuş, Kraliçe Camilla ile diğer aile üyelerinin ziyareti kamuya açık yapılmıştı. Kate’in ziyaretine ise eşi Galler Prensi William’ın tek başına gelmesi dikkat çekici bulundu bu yüzden.
Gelişme, sanal ortamın nasıl tehlikeli olduğunu da bir kez daha ortaya koydu. İnternette Prenses’in komaya girdiğinden akıl sağlığının bozulmasına kadar binlerce paylaşım yapıldı. İngiliz hükümetinin şeffaf bir tutum almamasının buna yol açtığı eleştirileri de yaygın.
Ameliyatından önceki haftalarda da Galler Prensesi kamuoyunda görülmemişti. Doğum gününün 9 Ocak’a denk gelmesi, ancak resmi sosyal medya hesaplarında, önemli yayın organlarında doğum gününü kutlama mesajlarının yer almaması gizemi daha da arttırdı. Prenses’in çocukları doğduğunda onlarla birlikte fotoğraf çektirip kamuda görünmeyi sevdiği düşünülürse bu gizlilik gerçekten dikkat çekici.
Sağlığına ilişkin komplo teorilerinin en çarpıcı olanı akıl sağlığıyla ilgili sorunlarla boğuşuyor olduğu. Özellikle hamileliği sırasında “Hyperemesis gravidarum“ ile geçmişte yaşadığı mücadeleler ışığında gündeme getirildi bu iddia. Hiperemezis gravidarum şiddetli bulantı, kusma, kilo kaybı ile karakterize edilen bir gebelik komplikasyonu. Baygınlık hissi de ortaya çıkabilirmiş. Belirtiler genellikle gebeliğin 20. haftasından sonra yok olsa da tüm gebelik süresi boyunca devam edebilirmiş. İddia doğruysa Prenses bu süreci atlamamış demek ki.
Eşi Prens William ile yaşadığı sorunların da ortadan kaybolmasına yol açtığını ileri sürenler var. Prens’in eşini aldattığına ilişkin haberler yer almıştı medyada. Daha da ötesi, Prens’in şiddete eğilimli olduğu iddiası ki aslında bu iddia olmaktan çıkmış bir gerçek. Kardeşi Prens Harry yazdığı Spare adlı kitabında ağabeyinin kendisine fizikel saldırıda bulunduğunu belirtmişti. Buradan Prens William’ın eşine de şiddet uygulamış olabileceği sonucunu çıkaranlar var. Prenses de olsa bir kadın erkek şiddetinden kurtulamıyor demektir bu. Prens William’ın Windsor Şatosu’nda Yunanistan Kralı Konstantin için düzenlenen anma töreninden “kişisel bir meseleyi” gerekçe göstererek aniden çekilmesi spekülasyonları daha da alevlendirdi.
“Kriz“in iyi yönetilememesinin bir örneği de iki aylık bir aradan sonra çiftin yaşadığı Kensington Sarayı‘nın, Kate Middleton’ın yokluğuyla ilgili spekülasyonları, Anneler Günü’nde kocası Prens William tarafından çekildiği bildirilen, üç çocuğuyla birlikte yer aldığı resmi bir fotoğraf yayınlayarak gidermeye çalışması oldu. Kate’in o fotoğrafa sonradan eklendiği ileri sürüldü. AFP, Getty, Associated Press ile Reuters gibi büyük haber ajanslarının fotoğrafı geri çekmelerinin nedeni belki de bu. Gelişme üzerine Prenses Kate fotoğrafta oynandığını “Pek çok amatör fotoğrafçı gibi ben de zaman zaman düzenleme denemeleri yapıyorum. Dün paylaştığımız aile fotoğrafının neden olduğu karışıklık için özürlerimi ifade etmek istedim” sözleriyle kabul etti.
İngiliz halkının büyük çoğunluğunun kraliyetle ilgili her gelişmeye önem verdiğini, yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası olduğunu dünya alem bilir. O nedenle bir süredir İngiliz gazetelerinin manşetlerinde Gazze değil Prenses Kate var zaten.
Monarşi, sıradan İngiliz için “dirlik, düzenlik“ demek. Mensuplarından birinin yaşadığı sorunların kraliyette bir zaafiyete yol açacağından korkar İngilizlerin çoğu. Birer magazin konusu gibi görünen kimi olaylar İngiliz değerlerinin çiğnenmesi demek onlara göre. Nihayet momarşi “sağlık“ demek. Hasta bir kral, hasta bir prenses monarşinin gücünü zayıflatır.
Bu yüzden halk kendisinden çok monarşinin mensuplarının derdiyle dertlenir.
Monarşiler halka “kendi baş ağrısını” unutturan rejimlerdir çünkü.